Güncel Haberler

Mete Gazoz: “Ok atmaya 3 yaşında başladım”

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Okçuluk Federasyonu Başkanı Abdullah Topaloğlu'nun da katıldığı “Yüzyılın Şampiyonları” söyleşisi, Yakın Spor Bilimleri Fakültesi Antrenörlük Eğitimi Bölümü işbirliğiyle düzenlendi. Doğu Üniversitesi ve KKTC Federasyonu Okçuluk Bölümü. Türk okçuluğunun gururu Mete Gazoz, Ulaş Berkim Tümer ve Yakın Doğu Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Antrenör Eğitimi Bölüm Başkanı Muhammet Abdullah Yıldırmış. Dr. Deniz Erdağ'ın moderatörlüğünde, uluslararası sahnedeki başarılarının perde arkasını, okçuluğa olan tutkularını ve Türk halkını temsilen hissettikleri duyguları katılımcılarla içtenlikle paylaştı. Sporcuların ilham veren hikayeleri gençler ve spor tutkunları için motivasyon kaynağı oldu.

GAZOZ: “OKÇULUKTA DOĞDUM”

Küçük yaşlardan beri okçuluk yaptığını belirten Mete Gazoz, şöyle konuştu: “Doğduğumdan beri okçuluk yapabiliyorum. Babam da okçuydu ve antrenörüm de babamın takım arkadaşı. Aslında ben onun ellerinde doğdum. Şu anda birlikte çalıştığım profesyonellerden biri olarak ok atmaya 3 yaşında başladım.” Mete Gazoz, 2013 yılında milli takıma seçilmesiyle hayatında yeni bir sayfa açıldığını anlattı.
Ulaş Berkim Tümer, okçuluğa 9 yaşında başladığını ve ilk kez 2017 yılında milli takım formasını giydiğini söyledi.
Okçuluğa 10 yaşında başlayan Muhammet Abdullah Yıldırmış, yolculuğunun ilkokulda düzenlenen bir etkinlik sonrasında okçuluk takımına seçilmesiyle başladığını söyledi.

“GÜNLÜK EĞİTİM SÜRESİ 11 SAAT KADARDIR”

Mete Gazoz, kendilerini okçuluğa adadıklarını belirterek, “Her gün ortalama 8 saat antrenman yapıyoruz. Yükleme dönemlerinde bu yoğunluk 10-11 saate kadar çıkıyor.” Gazoz, “Kahvaltıdan önce, akşam yemeğinden sonra bile antrenman yaptığımız günler oluyor.” Her zaman yüksek tempoyla çalıştıklarını vurgulayan Muhammet Abdullah Yıldırmış, “Hedeflerimize ulaşmak için yorulmadan çalışıyoruz.”

YILDIRMIS: “BENİ METE İLE KARIŞTIRDILAR”

Olimpiyat madalyasını kazandıktan sonra yaşadığı tek büyük değişimin sosyal hayatında olduğunu söyleyen Mete Gazoz, şöyle konuştu: “Soyadımın ilgi görmesi sayesinde çok kısa sürede ünlü oldum. Sokakta çokça tanınıyorum. Herkesin fotoğraf çektirmek istemesi güzel ama bazen yorucu olabiliyor bizden sonraki nesil bizimle ilgilenecek.” “Bu, sahip olduğumuz en büyük sorumluluktur, bize öğretilen şey, kendimiz olmamızın yeterli olduğudur.”
Ulaş Berkim Tümer, “Mete olimpiyat şampiyonu olduğu için bizden önce meşhur oldu. Biz yeni yeni tanınmaya başlıyoruz. Ama Mete'yle sürekli birlikte olduğumuz için onun neler yaşadığını biliyorduk” derken, Muhammet Abdullah Yıldırmış ise ” Beni de çoğu zaman Mete'ye benzetiyorlar.” “İnsanlarla sorun çıkarmadan fotoğraf çekiyorum” dedi.

TÜMER: “KARİYERİMİN EN BÜYÜK ZORLUĞU KENDİMLE MÜCADELE ETMEK”

Kariyerinin en büyük zorluğunun kendisiyle mücadele etmek olduğunu belirten Ulaş Berkim Tümer, “Öğrenmem biraz zaman aldı ama tecrübem arttıkça basamakları hızla tırmandım” derken, Muhammet Abdullah Yıldırmış ise; Kariyerindeki ilk olimpiyat deneyiminde bilinmezliklerden dolayı stres yaşadığını söyledi. Sporcular gün içindeki iş temposunun ağır olduğunu ancak yavaş yavaş alıştıklarını ve başarılı oldukları sürece bu zorlukların yaşanmadığını ifade etti.

GAZOZ İKONİK HAREKETİNİN HİKAYESİNİ ANLATTI

Milli okçu Mete Gazoz da röportajda bu el hareketinin sevinç işareti olduğunu anlattı. Gazoz, şunları söyledi: “2013 yılında ilk kez antrenman kampına katıldığımda bu, şu anda antrenör kadromuzda yer alan çok sevdiğim Sermet Çınar'ın önerdiği bir hareketti. Dünya şampiyonu olduğunuzda bunu yapabilirsiniz demişti. Ama o dönemde attığım puanlar bu hedefe yakın bile değildi. Bir anda dünya şampiyonu olduğumda “Bana geldi ve bu hamleyi yaptım, sonra o benimle özdeşleşti.”

ERGİN: “BU SONUÇLAR 2013'TE BAŞLAYAN BİR VİZYONUN ESERİDİR”

Milli okçuluk takımı antrenörü Yusuf Göktuğ Ergin, 2013 yılında hayata geçirilen stratejik atılım planının Türk okçuluğunu ileri taşıdığını vurguladı. Altyapıya yapılan yatırımlarla genç yeteneklerin oluştuğunu vurgulayan Ergin, şöyle konuştu: “Öncelikle 15 yaş altı çocukları olimpiyatların gençleri olarak görmek için çalıştık.” Bu planın ilk meyvesinin Rio 2016 Olimpiyatları'nda görüldüğünü belirten Ergin, şöyle konuştu: “Milli takımımıza katılan iki sporcumuz olimpiyatların en genç sporcularıydı. Başarılı sporcularımız.”

“EN BÜYÜK ZORLUK SPORCULARIN ZİHİNİNE OLİMPİYAT FİKİRİNİ YERLEŞTİRMEKTİR”

Olimpiyat düzeyinde başarıya ulaşmanın zorluklarına değinen Yusuf Göktuğ Ergin, en büyük engelin sporcuların aklına olimpiyat fikrini yerleştirmek olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Olimpiyat başarısı için konfor alanından uzaklaşıp zorlukların üstesinden gelmek gerekiyor. Bu süreç sporcunun zihinsel ve fiziksel olarak her açıdan hazırlanmasını gerektirir.”

“BU EN BÜYÜK ORTAK NOKTA HİÇBİR ŞEYİ KONTROL ETMEDEN ÇALIŞMALARIDIR”

Genç sporcuların yüksek tempoyla çalıştıklarını belirten Ergin, takım ruhu ve güven ortamı yaratmanın önemine dikkat çekti. Ergin, “Hiçbir şeyi abartmadan çalışmaya devam ediyorlar. Onları bir arada tutan en büyük ortak nokta da bu. Bana göre bu üçlünün çok özel bir psikolojik yapısı var.”

Türk okçuluğunun geleceğe yönelik hedeflerinden bahseden Ergin, şunları söyledi: “Elde edilen sonuçlar doğrultusunda antrenör ve sporcu sayımızın kalitesini artırmak için çalışıyoruz. Sporcularımıza ve antrenörlerimize yönelik sürekli antrenman faaliyetleri düzenliyoruz”.

Söyleşinin ardından sporcular, Yakın Doğu Üniversitesi tarafından kendilerine verilen tişörtleri giyerek hatıra fotoğrafı çektirdi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
handycasinozone.com freebetstake.com